Tüm Özel Eğitim Kurumları Derneği (ÖZ-KUR-DER) İdare Heyeti Üyesi Ahmet Çevik, yıllık fiyatları 10 bin liradan başlayan özel okulların ortalama fiyatlarının 20-40 bin lira bandında olduğunu belirterek, “Özel okullara giden öğrenci sayısının bu yıl yeni kayıtlarla birlikte 1,5 milyonu bulmasını bekliyoruz.” dedi.
Çevik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’de anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise seviyesindeki özel okul sayısının 11 bini aştığını belirterek, bilhassa anaokul sayısının bu toplam içerisinden önemli hisse aldığını söyledi.
Geçen yıl özel okullara giden öğrenci sayısının 1,4 milyona yaklaştığını lisana getiren Çevik, kayıtların 2019 başından beri sürdüğünü, bilhassa bu yıl yeni kayıtlarla birlikte sayının 1,5 milyonu bulmasını beklediklerini tabir etti.
Çevik, halihazırda bilhassa Ulusal Eğitim Bakanlığınca (MEB) açıklanan Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamında istediği sonucu alamayan ve bu yıl lise birinci sınıfa gidecek öğrencilerin kayıtlarının sürdüğünü hatırlattı.
Türkiye’nin her vilayetinde özel okul bulunduğunu aktaran Çevik, bu okulların bilhassa İstanbul, İzmir, ve Ankara üzere vilayetlerde ağırlaştığını, son periyotta bayanların iş gücüne iştirakinin artması ve okul öncesi eğitimin ebeveynlerce daha âlâ kavranması üzere nedenlerle anaokulu sayısının süratle arttığını aktardı.
FİYATLAR 10 BİN LİRADAN BAŞLIYOR, ORTALAMA 20-40 BİN TL
Çevik, özel okulların fiyatlarının yıl başından itibaren belirli olduğunu, vakit zaman değişiklik yaşanabildiğini belirterek, bu yıl da birçok kurumun fiyatını erkenden açıkladığını söyledi.
Özel okul fiyatlarının yıllık 10 bin liradan başladığını lisana getiren Çevik, “Özellikle Anadolu’da bu sayılara öğrenci alan okullarımız var. Fiyatlar 100 bin liraya kadar çıkıyor, hatta sayısı az da olsa, bu sayısı aşan okullar mevcut. Lakin sayıları 11 bini geçen özel okulların yüzde 80’inin fiyatı 20 ila 40 bin lira ortasında değişiyor. Ortalama 20-40 bin lira aralığında.” diye konuştu.
Çevik, bu fiyatların özel okullar için eğitim-öğretim fiyatı olduğunu söz ederek, servis ve yemek fiyatı üzere masrafların buna dahil olmadığını bildirdi.
Ahmet Çevik, “Özel okul fiyatlarının değişiklik göstermesinin ana sebeplerinden birisi toplam masrafın neredeyse 3’te ikisine denk gelen işçi maliyeti. Talebin çok olması fiyatın artması için tek başına bir kriter değil. Genel manada eğitim kalitesine nazaran fiyatlar değişiyor.” sözlerini kullandı.
Bazı kurumların çok yüksek fiyat talep edebildiğini lisana getiren Çevik, şu ikazlarda bulundu:
” ‘Çocuğumu illa özel okula göndereceğim’ diye tutturan veliler kendileri pek çok açıdan dert yaşayabileceği üzere çocuğuna da yaşatabilir. Kâfi gelire sahip aileler, günümüz şartlarında sağlıklı bir eğitim verilebilmesi için yıllık 25 bin TL üzere bir meblağı gözden çıkarması gerektiğini bilmeli. Fakat marka diye de 80-100 bin lira üzere sayıların uçuşmasına aldanılmamalı. Bugün Avrupa’nın ve ABD’nin en düzgün üniversiteleri bile daha uygun fiyatlarla öğrenci alıyor. Bu durum da burada bir fırsatçılık olduğunu gösteriyor.”
“SINAV BAŞARISI TEK KRİTER OLMAMALI”
Çevik, özel okul seçiminde imtihan muvaffakiyetinin tek kriter olarak görülmesinin yanlışsız olmadığını belirterek, velilerin başarıyı imtihan başarısıyla sonlu tutmamaları gerektiğini vurguladı.
Her çocuğun özel olduğunu ve kendine özel bir potansiyeli bulunduğunu lisana getiren Çevik, şu sözleri kullandı:
“Okul seçerken öncelikle velilerin, çocuklarının potansiyeliyle okulun uygulamalarının örtüşüp örtüşmediğine bakmaları gerekiyor. Şayet bir çocuk sanatla ilgileniyorsa, fakat velisi tabip olması konusunda ısrar ediyor ve okul seçimi bakımından üniversite imtihan muvaffakiyetini baz alıyorsa bu sağlıklı bir durum değildir. Zira bu durum çocuğun o okulda mutsuz bir 4 sene geçireceğini işaret eder. Akademik muvaffakiyet kısmı elbette değerli lakin tek başına kâfi değil.”
Çevik, geleceğin bireylerini artık profesyonel hayatlarında tek bir mesleğin beklemediğini, 2-3 mesleği tıpkı anda yapanların, zevk ve maharetleri istikametinde meslek değiştirenlerin ileride daha fazla görüleceğini söyledi.
Dijital dönüşümün bir gereği olarak kimi mesleklerin de yok olacağını ve yeni mesleklerin oluşacağını lisana getiren Çevik, “Hal böyleyken çocuklarımız için çok istikametli, donanımlı, her alanda alt yapılarını geliştirecek bir eğitim kurumuna göndermek çok kıymetli. Ülkemizde mezun olduğu alanla ilgili mesleğini yapanların oranı yüzde 25. Bunun en bariz sebepleri ise hakikat okul seçilmemesi, hakikat rehberlik yapılmaması ve mesleklerin âlâ tanınmaması.” diye konuştu.
“ÖZEL OKULLAR KAYITTAN EVVEL GÜZEL İNCELENMELİ”
Türkiye Özel Okullar Derneği (TÖZOK) İdare Heyeti Lideri Nurullah Kısım ise, velilerin çocuklarını özel okullara gönderirken okulun 4, 8 yahut 12 yıl olduğunu düşünmesi gerektiğini belirterek, burada uzun müddet bu fiyatı karşılayabilmenin değerinden, aksi takdirde çocuğun okulu devir ortasında değiştirmek zorunda kalacağından bahsetti.
Bu okullarda özel yeteneklere daha çok dikkat edilebildiğini aktaran Kısım, toplumsal, kültürel ve sportif faaliyetlere daha çok yoğunlaşılabildiğini anlattı.
Dal, velilerin uzak bölgelerde okul tercih etmemesi gerektiğini kaydederek, şu sözleri kullandı:
“Servisle en fazla 30-40 dakika uzaklıkta okul tercih edilmeli. Sosyo-ekonomik yapıya uygun özel okullar tercih edilmeli. Tercih etmeden özel okullar ziyaret edilip kurumların fiziki özellikleri ve imkanları incelenmeli. Bunun dışında akademik işçi ve yönetimciler tanınmalı. Alt yapısı nasıldır, geçmiş muvaffakiyetleri nelerdir, okul kaç yıllıktır, mezunlar nasıl insanlardır, kimlerdir, toplumda nasıl bilinirler… Bu hususlar çok değerli. Okulun akademik başarısı tek başına tercih sebebi olmamalı. Okulda temel verilen kıymet eğitimdir. Öğretim her yerde her halde yapılabilir. İnsani pahaların yüksek halde verilebildiği akademik takıma sahip olması çok değerlidir okulun.”
Dal, özel okulun sahibine de bakılması gerektiğini belirterek, “Bu okul bir şirket midir yoksa şahıs mıdır, eğitime bakış açısı nedir, ticari bir bakış açısıyla mı okul kurulmuştur bunlar incelenmeli. Bilhassa yeni açılan okulların maddi manada yeterliliğine de bakılmalı. Yoksa dönem ortasında maddi yetersizlikler nedeniyle okulun kapanması üzerine öğrenci öbür kuruma geçmek zorunda kalabilir.” diye konuştu.
