DÜNYANIN en kıymetli besin ve hayvancılık ülkeleri ortasında yer alan Türkiye’nin, bu alanda yaşadığı meseleler ve tahlil teklifleri İstanbul Sanayi Odası (İSO) ‘5. Küme Hayvansal Besin Eserleri Sanayi Genişletilmiş Dal Toplantısı’nda ele alındı. İSO İdare Şurası Lideri Erdal Bahçıvan ve Türkiye Besin ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri İlknur Menlik, dün gerçekleştirilen toplantıda hayvansal besin kesimi hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’nin, besine olan talep artışı bağlamında, sahip olduğu doğal imkân ve zenginlikleriyle dünyadaki en şanslı ülkelerden olduğunu, bu talihin düzgün kullanılması halinde mana kazanabileceğini vurgulayan Bahçıvan, “Türkiye, doğal imkânları ve üretim kapasitesiyle bugün dünyanın en büyük tarım, besin ve hayvancılık ülkelerinden biri. Öbür yandan genç ve dinamik nüfusa bağlı olarak geniş bir iç pazara sahibiz. Son derece elverişli ve çeşitli iklim şartlarımız var. Bu iki faktör bile tarım, besin ve hayvancılık endüstrisini Türkiye’nin gelişiminin en stratejik dalları ortasına koymamız için kâfi. Değerli olan, önümüzdeki devirde bu hususta vereceğimiz kararlar ve atacağımız adımlar olacaktır. Bunun için meralarımızın kullanımından besicilik siyasetlerine, teşviklerden üretim ve tüketim istikrarlarına kadar alınacak olan kararlar bu alandaki geleceğimizi belirleyecektir” dedi. Ziraî işletmelerin hââ küçük ve dağınık halde olduğuna vurgu yapan Bahçıvan, “Hayvancılıkta önemli bir ölçek sorunu yaşamaya devam ediyoruz. Bugün Türkiye’de et tüketiminin yüzde 90’ı sığır etinden oluşuyor. Bilhassa kokusundan ötürü küçükbaş hayvan tüketimi çok azaldı. Birtakım uygulamalarla küçükbaş etinin kokusuz olması sağlanabilir ve üretim-tüketim istikrarı küçükbaşa döndürülebilir” tabirlerini kullandı.
1.9 TRİLYON DOLAR
Başta hayvansal eserler olmak üzere besinin insan için vazgeçilmez olan en temel muhtaçlık olduğuna dikkat çeken Bahçıvan, “Bu hakikaten hareketle, dalımız toplum sıhhati ve gelişimi açısından çok stratejik ve büyük kıymete sahiptir. O denli ki son yıllarda ekonomik paha olarak beklentilerin çok ötesinde bir büyüme yaşanmasının nedeni de budur. 2010’da, kıymetli bir kısmı hayvansal besinlerden oluşan dünyadaki besin ticareti 1.2 trilyon dolar civarındaydı. 2018’de ise bu sayının 1.9 trilyon dolara yaklaştı. Bu datalar dünyadaki 18.5 trilyon dolarlık mal ticaretinde çok değerli bir yer tutuyor. Besine olan talep giderek artıyor. Bugün artık besin ile ilgili yapılmakta olan bilimsel araştırmalar ve konferanslar da bu talebi dikkate alarak gerçekleşiyor. Dünyada her geçen gün besine olan gereksinim artarken, birebir formda ‘gıda güvenliği’ de ehemmiyet kazanıyor” diye konuştu.
EŞİTLİK BOZULUYOR
‘Kırmızı Et Dalına Sanayi Odaklı Bakış’ başlıklı bir sunum gerçekleştiren İlknur Menlik, sunumunda şunlara dikkat çekti: “Dünya nüfusu büyük bir süratle artıyor. Öbür yandan, kişi başına düşen ulusal gelirde de süratli bir artış görülüyor. Bu iki faktör besin talebinde önemli bir artışa yol açıyor. Türkiye’de de emsal bir durum var. Lakin ülkemizdeki bir başka kıymetli değişim kırsaldan kentlere yaşanan süratli göç. Daha 2007 yılında kırsaldaki nüfus toplamın yaklaşık yüzde 30’unu oluştururken 2017’de bu hisse yüzde 8’in altına düştü. Bu durum ‘çiftçi = köylü’ eşitliğinin süratle bozulduğunun en net göstergesidir.”
BEKLENEN TESİRE ULAŞMADI
TÜRKİYE’de hayvancılığın problemleri hakkında da değerlendirmelerde bulunan İlknur Menlik, “Besiciliğin en kıymeti girdileri besi hayvanı ve yemdir. Besi hayvanının girdi masraflarındaki hissesi yüzde 50-60, yemin hissesi yüzde 25-40 ortasındadır. Dünyada hayvancılık konusunda başarılı ülkelerin bu iki mevzuda büyük avantaj sahibi oldukları görülüyor. Ülkemiz hayvancılık bölümünün bir öbür sorunu, mevcut kapasitenin yüzde 70-80’i ortasındaki bir kısmın 1-10 baş hayvan sahibi işletmelerce kapsanmakta olmasıdır. Bunun yanında kayıt dışı ve kaçak hayvanlar, önemli boyuttaki buzağı vefatları hayvancılığımızı olumsuz etkileyen faktörlerdir. Ülkemizde hayvancılığı ayağa kaldırmaya yönelik hayvancılık takviyeleri de son 15 yılda değerli ölçüde artmıştır. Lakin bu dayanakların hayvancılık konusunda tecrübesi olmayan şahıslarca kullanımı ve işletmelerin kapanması sonucu beklenen tesire ulaşılamamıştır. Bu durum hayvancılığı ilerletmek için ahır yapmanın yetmediğini gözler önüne sermektedir” diye konuştu.
