Büyük bir ihtimalle Süreyya Yalçın şu an yatında bu haberi gülümseyerek okuyor ve şunu düşünüyor: “Yine yemi yuttular.” Paylaşımın altına hashtag ile düşürdüğü “Yaptığım her şey ile gurur duyuyorum” cümlesi de biraz bu duruma gönderme yapıyor.
Yalçın, bilhassa bu kostümlerle poz vermeyi seçiyor. 40 derece Bodrum sıcağında pul payete bulanıp, dahası kovboy çizmesi giyerek poz verdiğinde “Bu ne hal, nasıl giyinmiş, ne yapmaya çalışıyor” diye manşet olacağının farkında. Ve eğleniyor bu durumla.
Ya da bu sene Met Gala’nın da teması olan ‘Camp’ akımının takipçisi.
“Camp nedir” dersek: 1964’te müellif Susan Sontag’ın makalesiyle gündeme gelen Camp, ‘aşırı süslü, abartılı, gösterişli, kitch’ üslubu sembolize ediyor. Bizde bu akımı en âlâ yakalayan isim Bülent Ersoy. Lakin Süreyya Yalçın’ı da yabana atmayalım.
Sözün özü: Düzgün cümbüşler, yeterli tatiller Süreyya!